Hayat…
Bana "nasılsın?" demişsinsevgili KARAKIZ arkadaşım;
bana "nasılsın?" demişsin
nasıl mıyım?
keşke cevabı anket sorusuna cevap netliğinde olsa idi. "iyi" ya da "kötü" diyecek kadar karmaşasız, yalın, yalansız, riyasız, hesapsız geçse
senin imzanda "geri dönüşüm kutusu mu sandın low..?" diye bi cümle okumuştum, hala duruyor mu henüz bakmadım. ne tesadüf ben de bir çok kişiye "hayatımı veya yüreğimi çöp kutusu mu sandın ki; elini-kolunu sallayarak istediğin zaman giresin, istediğin zaman çıkasın?" demişimdir
bir tarihte Bulgaristan kökenli bir bayan arkadaş ile ortak bir arkadaşımız hakkında görüşüyorduk hakkında görüştüğümüz kişiye sülalesinin yapmadığı hayati değerde çok maddi ve manevi katkım olmuştu buna mukabil sessiz ve derinden yalan, dolan, verdiği sözlere, taahhütlere ihanet eden bir tutum içinde idi bunu da darbe yediği bir yere yaranmak için yapıyordu
dertleştiğimiz o arkadaş pek tahsili olmayan, dışardan bakıldığında her şeyi boş vermiş, asi ve free tiplerden biriydi. kendisinden umulmayan bence milenyumluk bir cümle savurdu ve beni şoke etti elini omzuma koyarak
"uyan be arkadaşımKÖPEK DAYAK YEDİĞİ SOKAĞA DOLANIR!"
düşündükçe cümledeki sosyal, psikolojik hatta psikanalitik gerçekleri keşfedip kahroluyordum işin edebi, yani sanat yönü de cabası
millet olarak tuhaf bir eğilimimiz vardır sıradan bir sözü güçlü popüler zengin güzel ünlü veya yakışıklı biri söyleyince abartılır da abartılır
ama sıradan biri en kaliteli cümleleri, doğruları tesbitleri analizleri yapınca görmezden-duymazdan geliriz. yani hepimiz parlatılıp vitrine konmuş ışıldayan mücevhere yöneliriz olmayacağını bile-bile ateşe atılıp duran pervane böcekleri gibi
oysa ki asıl hazineler viranelerde yıkıntılarda örenlerde gizlidir
bizim değer verdiklerimiz, üzerine titrediklerimiz evde anne-babasına dayılanıp mahalle kahvehanesinde veya sokakta sus-pus kuzuya dönen balon kabadayılar gibi sevgimizden, verdiğimiz değerden faydalanıp gazman gibi esip gürler ama kendisini itip-kakan dışlayan horlayan kaale almayan kullanan birilerine gider kuyruk olurlar
offff offf bitmez ki gerçekler realiteler
bunlar her birimizin değişik türünü, versiyonunu yaşadığımız şeyler işte
sahi sormuştun "nasılsın?" diye
bizim buralarda havaları soruyorsun
gece sıfır gündüz sekiz
sıfır yuvarlak sekiz yuvarlak
yuvarlanıp gidiyoruz
sabah işe kaçta gittiğimi soruyorsun
çıkıyorum evden sabah yedide
yanımda komşu kızı feride
saat yuvarlak feride yuvarlak
yuvarlanıp gidiyoruz
öğlen ne yediğimi soruyorsun
işte bunda çok ayıp ediyorsun
simit altmış çay kırk
etti mi yüzzzz?
simit yuvarlak, hesap yuvarlak
yuvarlanıp gidiyoruz
evet; "nasılsın?" demiştin
sence nasılım?
uzatıp baydım mıııı? canını mı sıktımmm? yok yaaa!?!
hiç merak ettin mi neden "nasılsın?" diye sorulduğunda "sormaaaa!" derler
anladın mı?
çünkü sordun mu ve sorarken samimi isen cevabı dinleyeceksin
sıkılacak mısın veya samimi mi değilsin?
o halde sormayacaksın
şimdi de "bir dokun bin ah işit" vecisesini ısbatladık
sahi sence nasılım…?
ya sen?
alıntı